İskenderiye Kütüphanesi Hâlâ Yakılıyor
“Ne zaman sen yüce bakireye ve yıldızlarla kaplı evine bakarak,
seni görsem, sözlerini duysam sana tapıyorum,
çünkü göklere sadece senin tüm bir bilgin yayılır,
Sen, her sözü süs ve mücevher olan Hipatya,
Sen, saf ve lekesiz yıldızın en yüksek bilgeliği!”
İskenderiyeli Şair Palladas’dan, İskenderiye Kütüphanesi sahibesi astrolog Hypatia’ya…
Bugün, yakılıp yıkılan ve defalarca tecavüze uğramış ve halen de uğramakta olan astroloji bilimi ile astrologlukları yeni kaynaklardan özenle çıkarılmış eski astrologlar tekrar keşfediliyor…
Astroloji dışında hiçbir bilim, İskenderiye Kütüphanesi başta olmak üzere kaynakları bu kadar yokedilmiş ve saldırıya uğramış değildir. Hiçbir biliminsanı astrologlar kadar zorluklarla karşılaşmamışlardır.
Mısır firavunlarından Nechepso ve rahip Petosiris, etkisi çok geniş astrolojik bir eser yazmışlardır. MÖ 2. yy’dan gelme olduğu sanılmaktadır yalnız bu çok geniş esere ilişkin elimizde sadece sonraki yazarların aktarımları vardır; bunlara örnek olarak Vettius Valens ve Firmicus Maternus gösterilebilir. Mesela Maternus, eseri Matheseos Libri VIII’de (Bilginin 8 Kitabı), Dünya’nın yaratılışında hangi gezegenlerin kaç dereceyle hangi burçta olduklarına dair bir Dünya horoskopundan, yani Thema Mundi’den bahsetmiş ve bunun Nechepso-Petosiris’in büyük eserine dayandığını belirtmiştir. Eserin yok olup gitmiş orijinalinde, daha sonraki yazarlara dayanarak şu konu başlıkları belirlenebilmiştir: Hastalıklara ilişkin öngörüler, medikal astroloji, dekanlar öğretisi, tutulmalar. Bu gibi eserlerin muazzam sayıda oldukları ve yokedildikleri biliniyor… İzlerini ise sadece ardılları sayesinde biraz sürebiliyor ve astrolojik bilgi ve bulguları tekrar tekrar keşfetmek zorunda bırakılıyoruz…*
Bir dönem insanlar Dünya’nın düz olduğuna inandılar. Halbuki öncesinde yuvarlak olduğu biliniyordu. Bu bilgi daha sonra unutuldu. Gerçek bilgiyi tarihte tekrar tekrar keşfedip durduk. Dünyanın yuvarlak olduğu nasıl bir dönem unutturulduysa, bir dönemde de astroloji unutturulmaya çalışıldı… Kaynaklar yok edilmekle kalmadılar. Bugün bir çok astrolog olan biliminsanlarının ünvanlarının önünde yeni kaynaklarda “astrolog” ibaresini göremezsiniz. Örnekler verdiğinizde astroloji hakkında kitaplar yazmış, yeni teknikler keşfetmiş ve hatta çağdaşlarıyla sıkı kavgalar yapmış biliminsanlarına bile ahlaksızca astrolojileriyle ilgili suçlamalar yöneltilir.
Dünya’nın yuvarlak oluşu M.Ö. 3. yüzyılda bilinen bir fiziksel gerçeklikti. Ve bu gerçekliği bir astroloğa borçluyuz. Astrolojik bir olay olan Yazgündönümünde, astrologların Yengeç burcu olarak adlandırdıkları bölgeye Güneş’in girdiği anda Yengeç dönencesine Güneş’in ışıkları dik düşer. (Bu durum –bazı- astronomların ve acemi bilimcilerin iddia ettiğinin tersine astrolojinin binlerce yıldır ne kadar doğru hesaplamalara sahip olduğunu gösteren sayısız örnekten yalnızca biridir.) Eratosthenes bunun ancak Dünya’nın yuvarlak olmasıyla açıklanabileceğini anladı ve basit bir trigonometri yöntemi geliştirerek sadece Dünya’nın yuvarlak olduğunu kanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda çapını, ve daha sonra da çevresini ölçmeyi başardı…
Mısır’da İskenderiye kenti ve kütüphanesi her bilimden insanın çekim merkeziydi. Özellikle astroloji araştırmacıları için ne yazık ki şimdi çoğu kaybolmuş olan, benzersiz ve nadide yazmalar nedeniyle… Eratosthenes de bu dönemde buranın önde astrologlarından biriydi. Ne yazık ki Eratosthenes’in astrolog olduğu kaynaklarda zorla geçer. Bu tüm astrologlar sözkonusu olduğunda, ne yazık ki gördüğümüz birer kaynak çarpıtmasıdır. Yani kaynaklar hala yakılıyor… Hem direkt, göstere göstere değil, sinsice ve daha ahlaksızca.
Aynı durum Hypatia ve benzerleri için de geçerli ne yazık ki. Yeni kaynakların bir çoğunda onların bu yetenekleri özenle çıkarılmış ve kaynaklar çarpıtılmıştır…
Ptolemaios hanedanı zamanında yapımına başlanmış olan dünyanın en büyük kütüphanesi bir çok medeniyetten filozofları ve dönemin bilim adamlarını İskenderiyeye çekmiş ve yıkıldığı döneme kadar yaklaşık 600 yıl boyunca bir çok bilgi ve birikimin evi olmuştu. Astrolog Hypatia o ev'in evsahibesi sayılırdı. Kendini bilime adamış yazılı tarihin ilk bilim kadını Hristiyan akımın gittikçe güçlendiği dönemde yobazlıktan payına düşeni feci şekilde yaşamıştı. Astrolog olduğu çoğu yeni kaynakta geçmeyen, bazılarında ise zorla geçen biliminsanlarından yalnızca biridir Hypatia. Görüldüğü gibi bağnazlık sadece öldürmekle olmuyor. İnsanların ünvanları da siliniyor…
Son yıllarda yeniden keşfettiğimiz başka örneklere dönelim…
Astrolojik olarak bilinen en eski astrokartografi (astrolojik haritanın yer üzerindeki örtüşümü, feng-shui’nin en eski kaynağı) örneği de yukarıda anlatıldığı gibi Jüpiter-Satürn kavuşumu olan Beytlehem yıldızıdır. (Rainhard Breuer – Wolfram Knapp 1979) İncil’e göre Beytlehem Yıldızı’nı (Jüpiter-Satürn kavuşumunun Dolunayla birleşmesi konumsal olarak Beytlehem yıldızıdır, eskiler kavuşumlara ad verirlerdi, aynı geleneği Osmanlı astrolojisinde de görürüz. D.Dölen astroloji grupları 2003) takip eden magiler (bilgeler, astrologlar) bebek İsa’ya ulaşmışlardır. Max Plank Enstitüsü’nden. Dr. Thorsten Neckel de bu kavuşumun eski Mısır ve Maya’da önemli bir alamet sayıldığını doğrulamaktadır. (İsa’nın gerçek doğum tarihi M.Ö. 7.'dir ve uzun zaman hristiyanlar arasında gürültü koparmış Ölüdeniz yazmaları incelenirse İsa’nın tarikat tarafından seçilmiş olduğu ve yaşam hikayesinin daha eski bir karakterden geldiği görülebilir)
İslam peygamberi Muhammed’in haritasında da olmak üzere kitleleri peşinden sürükleyerek sosyolojik açıdan tarihe damgasını vuran insanlarda (Örneğin Atatürk) Jüpiter-Satürn kavuşumunu görürüz. (D.Dölen 5 Ocak 2006, Astroloji grupları) Muhtemeldir ki Musa’nın doğumuna yakın Mısır’da bebek katliamı yapıldığı iddiası da bu savı güçlendirmektedir.
Tüm bu bilgileri bizler ne yazık ki yeniden keşfediyoruz. Burada örneklerini verdiğimiz konular, sadece buzdağının görünen yüzüdür ve yakılıp yıkılan kütüphanelerle pagan tapınaklarda çoğunlukla astrolojik bilgiler yer almaktaydı. Binyılın milyonlarca birikimi şimdi ne yazık ki tekrar tekrar keşfedilmeye muhtaç bırakılmıştır.
Fakat tüm bunlardan çok daha acı bir gerçek var. O da hala geçmişteki bağnazların ardılları olanların cehaletlerinden aldıkları cesaretle : İskenderiye Kütüphanesini ve benzerlerini halen yakıyor oluşu. Bir biliminsanından bahsederken astronom, matematikçi, geometrici vs. gibi ünvanlar kullanan yeni dönem kaynaklar, ne yazık ki “astrolog” ünvanını hırsla ve çoğunlukla ahlaksızca çıkarmakta ve kaynakları akla hayale gelmeyecek türlü yöntemlerle çarpıtmaktadırlar. Astroloji üzerine kitabı olan biliminsanlarını ve hatta imparatorları bile (Sezar gibi) dönem hakkında ancak yüzeysel bilgi sahibi oldukları için astrologları ülkeden kovmakla, para kazandıkları için astrolojiye değer vermekle ve hatta akıl almaz bir cahillikle ve hırsla türlü sebeblerden suçlarlar.
Bilgiyi ve tarihi eleştirmek elbette yapılması gereken birşeydir. Fakat zamanımızda durum öyle bir hal almıştır ki; kaynaklar çarpıtılmakta, yanlış bilgi doğru bilginin yavaş yavaş önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bunu, geçmiş bağnazların ardılları olan, acemi bilimciler daha çok yapmaktadırlar ne yazık ki.
Bağnazların psikolojisi elbette işlenmesi gereken ayrı bir konudur. Çünkü ahlaksız kaynak çarpıtmalarını genellikle bilimcilere özenenlerde görürüz. Bu insanlar kaynaklardan aldıkları cümleleri birebir almaları zorunluluğu varken (bilimsel esas) işlerine gelen kelimeleri çekiverirler. Sadece astrolog ünvanlarını önemli biliminsanlarından ve imparatorlardan silmekle yetinmezler.
Önemli bir kaç örnek verelim. “İmparator Roma’dan astrologları kovmuştur” denilir. Peki size cümlenin doğrusunu şöyle söylersek algınız hala çarpıtılmış kalır mı ? : O kovan imparator da bir astrologdur. Kovduğu insanlar da aslında sözde astrologlardır. (Daha fazla bilgi Devrim Yılmazer'in çevirisini yaptığı Tetrabiblos'tan edinilebilir. Ne yazık ki kitap yayınevimizde tükendi)
Bu gibi ucuz kelime oyunları ne yazık ki bir kütüphaneyi direkt ateşe vermekten daha ahlaksızcadır.
Bir başka örnek : “Kepler para kazanmak için astroloji bakardı.” Salt para kazanma amacında olan bir insan astroloji konusunda kitap yazıp çağdaşlarıyla yıllar süren bir münazaraya girer miydi ? Bugün tanıdığınız bir çok biliminsanı geçmişte astrologtular bu asla unutulmamalı. Unutulmaması gereken en önemli şey ise; bu insanların astrolojiye, küçük düşmek uğruna, muazzam boyutta idealistçe yaklaşıyor oluşlarıydı.
Bugün hala astrologların kullandığı zodyak yanlıştır diyebilen cahil bağnazlar var. Ptolemaios’un bundan 2000 yıl önce yazdığı kitabı zahmet edip okuyabilselerdi, bu savlarının ne kadar saçma olduğunu, astronomi bilgilerinin ne kadar kıt kaldığını görebileceklerdi. Bu önemli eseri yok sayarak bu kitabı da kendi kafalarında yakmış olmuyorlar mı ? 2000 senedir hiçbirinin bu önemli kitabı okumaya vakitlerinin olmadığını sanmıyorum. Belki de ellerinde meşalelerle, kendilerini engizisyon rahibi zannederek hurafeleriyle kandırdıkları bir topluluğun cadı avında lider olma hayallerine kendilerini fazla kaptırmışlardır kim bilir ?
Kaynakların çarpıtılmasına ve hırslı ellerinde ateşle dolaşan bağnazlara, sayısız başka örnekler de verilebilir elbette.
Psikolojik açıdan incelenmesi gerekir bağnazlığın bilgiye düşman bu türünün. Çünkü yukarıda ifade ettiğim gibi bağnazlığın en sinsi türü olduğundan en tehlikelisidir. İskenderiye Kütüphanesi yanarken sizin alevlerden asla haberinizin olmamasıdır onu tehlikeli kılan.
Alevlerin farkında olmanız umuduyla,
Not: Şu yazıyı da sevebilirsiniz: Müneccimbaşı Takiyüddin ve Astroloji Karşıtlığı
Devrim Dölen
(Bu yazı 2011 Ekim'inde The Wise dergisi için yazılmıştır.)
Kaynaklar ve Referanslar:
* Devrim Yılmazer'in Viyana Üniversitesi'ne verdiği tez: http://othes.univie.ac.at/5708/
Astroloji Akademisi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.