Güneş ve Altın
For English version click here: Sun and Gold
Altın, binlerce yıldır Güneş’in metali olarak görülmüştür. Kimyadaki kısaltması AU’dur. Latince aurum’dan adını almıştır. Işıldayan, parıldayan anlamını taşır. Altın, parlak sarı rengi ve ışıltısıyla göz alan çok ağır bir metaldir. Üstelik kolay kolay tepkimeye girmeyen çok kararlı bir element olduğu için havadan ve sudan etkilenmez. Bu yüzden hiçbir zaman paslanmaz, kararmaz ve donuklaşmaz. Saf haldeyken çok yumuşaktır. Böylelikle kolayca dövülerek biçimlendirilebilir. Altın bütün bu özellikleriyle tarih boyunca en kıymetli metallerden sayılmıştır.
Altın postla ilgili mitolojik öykü de aslında gerçekten adından da anlaşılabileceği gibi altın tozuna dayanır. Hikâyenin temelini oluşturan altın postun Kolkhis ülkesinde bulunması tesadüf değildir. Bu bölge o yıllarda altın ve gümüş madenlerinin çok olduğu bir yerdir. Çeşitli hayvanların postları, akarsularda zerrecik halinde bulunan altının sudan ayıklanması esnasında kullanılıyordu. Suyun akış yoluna serilen postun tüyleri, altın zerreciklerini tutmaktaydı. Tüylerine altın zerrecikleri yapışan postlar sonradan kurutuluyor ve dövülüyordu. Yunanistan’da ise o dönemlerde kıtlık olduğu ve kıtlıktan kurtulmak için çareler arandığı tarihçiler tarafından bildirilmektedir. Refah içinde yaşayan Kolkhis bölgesi doğal olarak Yunanların ilgisini çekti. Bu efsane Yunan seyyahların Doğu Karadeniz’e gelme ve burada koloni şehirlerini kurma hareketinin temeline dair ipuçları veren bir mittir. Yunan kolonicilerinin Doğu Karadeniz Bölgesi’ne olan bu tür ticari gezileri elbette maden sektörü ile sınırlı değildi. Köle ticareti, kereste ticareti, balıkçılık, bal ve muhtelif başka gıdaların ticari potansiyelleri de Yunanlıların iştahını kabartmaktaydı. İlk başlarda geri dönüşlü cılız seferlerle başlayan ticari seyahatler, imkânların bolluğu ve yerli insanların medeniyet noktasında nispeten geri kalmış olmaları sebebiyle artarak devam etmiştir. Ve nihayet sahillerdeki uygun bölgelerde ilk koloni şehirlerinin kurulmasına kadar varmıştır.
Altın yeryüzünün her yerine dağılmıştır. Denizlerde, yeraltında, hatta atmosferin en yüksek katmanında bulunur. Fakat heryerde bulunmasına rağmen düşük konsantrasyonlardadır.
Güneş hem altınla ilişkilidir hem de kalple ve yaşam enerjisiyle. Eski çağlarda Hayat İksiri olarak adlandırılan, altından yapılmış bir iksirin varlığı hakkında çok yazılmıştır. Kolloidal altın, altının konsantrasyonuna bağlı olarak parlak sarı, kırmızı veya leylak rengi olabilir. Hindu Kimyasında da altın, çeşitli iksirler yapmak için kullanılmıştır. 16. yüzyılda kimyanın kurucusu astrolog Paracelsus “Aurum Potabile” (Latince: içilebilir altın) yapmıştır.
Günümüzde doktorlar altını kalp hastalıklarını ve tümörleri teşhis etmek için kullanmaktadır. En yüksek altın konsantrasyonu kalp çevresinde oluştuğu için, Au, 195 izotopu geliştirilmiştir. Bu izotop kalp içinde kan içeren yapıların imajını verir: bu sürece “kalp imgeleme” adı verilir. Çok daha eskiden romatizmal hastalıklar için de altın kullanılıyordu. Romatizmal hastalıklar astrolojide Satürn’le sembolize ediliyor ve Güneş de tradisyona göre bu gök cisminin düşmanı.
Modern kimyanın kurucusu astrolog Paracelsus’un da önerilerine gayet uygun: “Hastalığı sorun çıkaran gök cisminin ya benzeriyle yada düşmanıyla yok etmeli.”
Çok uzun yıllar önce Güneş-Altın fiyatları ilişkisi bir çok kişi tarafından keşfedildiği için, bugün finansal astrolojide tahminsel olarak Güneş kullanılmaz.
Astroloji Akademisi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.