Şirince 3. Astroloji Akademisi Kampından Akılda Kalanlar
Etkinliğin linki: Astroloji Akademisi 3. Astroloji Kampı
Not: Fotoğraflar geliyor, buraya eklenecek.
Küçükçiftlik Bungalow Evlerinin sahibiyle tanışıyoruz.
Klasikleşmiş sorumla ben: “Bir kültablası nereden bulabilirim?”
Sahip: “Bu alanda hiç bir yerde sigara içilmiyor”
Ben: “Nasıl yani, açıkhava???”
Sahip: “Ben Gülden hanıma söylemiştim, size iletmedi mi?”
Aklımdan alternatif otelleri ve yakacağım rezervasyon ücretini geçirirken ben: “Gülden, böyle Mİ-Nİ-CİK bir detayı bana söylemeyi unuttun mu???”
Gülden: “Aaa unuttum evet, içme sende, çok içiyorsun zaten.”
Kahraman Cemal Varhan (arkadaşım): “Ben içeceğin zaman seni köye götürürüm.”
Ben: “15 dakikada bir yani???”
Sahip: “Şaka şaka, ben size getireyim kültablanızı.”
Herkes gülerken ben: “Ama böyle şakaları ben yaparım! Maruz kalanlar başkalarıdır hep!”
Sahip tören havasıyla: “Bu kültablasını üstünüze zimmetliyorum, buyrun.”
İki elimi uzatarak kültablasını uhrevi bir tören edasıyla teslim alırken ben: “Ona iyi bakacağım.”
Yarım saat sonra Sema Bahadır: “Hocam bana, suyun kartla alındığına dair otel sahibi şaka yaptı.”
Ben: “A çok ilginç, az önce tanıştık, pek şakacı birine benzemiyordu. Karne olmasın o?”
Sema: “Hocam online derslerde göründüğünüzden çok daha zayıfmışsınız.”
Zuhal: “Evet, değil mi, çok iri duruyordu.”
Burçin Yalçın: “Hocam bembeyazsınız, hiç bu kadar beyaz bir ten görmemiştim inanamıyorum şu an, kamerada esmersiniz.”
Ben: “Kim veriyor yav o dersleri? Beni de tanıştırın.”
Ben: “Hande senin kalacağın odanın altında yatır varmış, Akrep dolunayı da var biliyorsun. Gece tırmalama sesi filan duyarsan kapıyı açma, olur mu kızım?”
Hande Karaman: “Yaaa yapmayın hocam bunu bana, etkileniyorum!”
Ben: “Bu şaka olayını azaltarak bırakmaya çalışıyorum. Akupunktur işe yarıyor diyorlar.”
Köyde bir lokantaya girdik. Her yer Japon dolu, tek Türk biz. Hepimiz sipariş verdik. Benimki geldi, nazik bir Venüs Koç insanı olduğum için kimseyi beklemeden yedim. Milletinki gelmiyor. 3 kere söylediler, yok. Garsonlar Japon ırkçısı olmakla suçlandı. Bir Japonlara gitti sipariş, bir de bana. Diğerlerine bir lokma yok, açlar.
Ben: “Japon ırkçısı olsalar bana gelmezdi değil mi? Ama ama bir dakika, aydınlanma anı geliyor: Kısa boy, minyon tip, bembeyaz ten, beni Japon sandılar!”
Masadakiler elleriyle gözlerini çekik hale getirip tekrar sipariş verdiler ve siparişleri geldi.
Burçin Yalçın: “Hocam el ele, diz dize, sizinle özel ders yapmak istiyorum.”
Ben: “Astrolog evi naz evi, yalnız böyle bir teklifte cezerye mi getirilir? Hani cheesecake?”
Burçin: “Evet stratejik hata yaptım, ama taktik değiştireceğim.”
İçten Ural: “Yahu DD elletmez, ne yapcan Venüs Koç’u, gel bana sen.”
Burçin: “Evet arada çekiniyor insan, öpsem mi, öpmesem mi, merhaba derken. Yoksa uzaktan mı vedalaşsam, sarılsam mı? Bu da insana heyecan veriyor işte!”
Ben: “Adanalı işte.”
Gülden’e bir şey sormak gerekmektedir, telefon açtım:
Ben: “Şu anda napıyorsun?”
Gülden: “Yataktayım?”
Herkes duysun diye sesimi yükselterek: “DEMEK YATAKTASIN GÜLDEN, ÜSTÜNDE NE VAR?”
Herkes güler.
Gülden: “Ay alemsin, mavi saten gecelik var.”
Gürleyen ses tonumla: “DEMEK MAVİ SATEN GECELİK VAR.”
Bir süre sonra Cemal’in başını çektiği grup köyden döner. Ve Cemal sorar: “Gülden nerede?”
Herkes yine gülmeye başlar, köyden dönen grup anlam veremez.
Bir süre sonra odaya gideriz, yorganın altına bakıp: “Eee? Alâlâde penye pijama bu?”
Cemal: “Beklentiyi niye yükseltiyorsun kızım?”
Gülden: “Amma uğraştınız benimle ha. Herkese de anlatmışsınız.”
Cemal: “Herkesle uğraşıyoruz, ayrımcılık yapmıyoruz.”
Ben: “Sırada Seher Tartan var. Emine Öztürk, sonra da Duygu Aydın’la Figen Fındık’ı hedefledik. Rana’ya henüz kıyamadık, ama 1. ev Terazi Venüs’ü illa kötü bir açı alacak.”
Ben: “Bu ranzanın merdiveni yok, Cemal sen oraya çıkamazsın, altta yat, üste ben çıkarım”
Cemal: “Çıkamazsın, ayak koyacak yer yok, tutacak yer de yok.”
Ben: “Çıkarım.”
Cemal: “Çıkamazsın.”
Ben: “Çıkarım.”
Cemal: “Çıkamazsın.”
Ben: “Çıkarım.”
Cemal: “Çıkamazsın.”
Çıkamadım.
Gülden: “Yatak geniş burada yatsana.”
Ben: “Hayatta seninle yatmam, o pijama nedir öyle?”
Bir sohbet sırasında öğrencim Satı Yüksektürk: “Çok hızlı koşarım.”
Ben: “Sana 10 saniye veriyorum.”
Satı: “Ne için hocam?”
Ben: “Challenge accepted. Kaçman için.”
Kaçtı. Yakaladım. (Yalnız zorlandım; hakikaten hızlıymış, veya ben limitlerin çok üstünde sigara içiyorum.)
Seminerim başladı,
1 dak. sonra Cemal: “Audi kimin, çekmesi gerekiyor.”
Araç çekildi. Seminerim tekrar başladı.
5 dak. sonra Cemal: “Toyota kimin, çekmesi gerekiyor.”
Araç çekildi. Seminerim tekrar başladı.
5 dak. sonra Cemal: “BMW kimin?”
Ben: “Eee yeter be, herkes anahtarlarını Cemal’e versin.”
Cemal: “Çekmek gerekiyor demedim ki, meraktan sordum. Güzel araç.”
En sonunda Gülden Cemal’e: “Ya sen çok fena bir şeymişsin, savaş çıkarırsın valla.”
Ben: “Cemal niye benim en yakın arkadaşım sanıyordun ki?”
Cemal: “Eh yani di mi, insan biraz kafayı çalıştırır.”
Ben: “Azraille dansı çekti adam, buradan bile anlamadın mı?”
Gülden: “Çok fenasınız siz ya.”
Gülden Bulut Lilith’i anlatırken elma sembolizmine de değinir. Bilindiği gibi hikayede elma yemeyi teşvik eden bir yılan vardır. Cemal 2 gündür herkese elma dağıtmaktadır. Yine elma dağıtırken Cemal’e seslenmeden duramam: “Yılaaaaan”.
Ortalıkta sürekli cep telefonu, cüzdan ve tablet bulup sahiplerini arayıp teslim eden, bir öğrencimizin sorumluluk sahibi arkadaşı vardı. En sonunda şöyle isyan etti: “Yani kapkaççı olsam zengin olmuştum.”
Mustafa (arkadaşım) ile tavla oynarken Nurgül: “Aaa tavla mı oynuyorsunuz?”
Ben: “Evet, alınacak bir intikamım var.”
Mustafa: “O intikamı alırım umuduyla çağırdı beni zaten.”
Cemal: “Yine mi yeniliyorsun? Gülden de az önce “Yine mi yeniliyor?” diye sordu.”
Ben: “Ben tavlada yenilmem ki??? Ne zaman gördünüz??? Bu laflar sırf beni sinir etmek için! vs…….. (çeşitli itirazlar)
Sonuç: Yine yenilgi
Yarım saat sonra otel sahibine ben: Zarlarınız bozulmuş. İnsan bi kontrol eder, ne biçim otel burası?
Cemal yanlışlıkla kapıyı kapatınca parmağımı sıkıştırdı.
Nurgül: “Hocam hemen arnica vereyim size, yoksa tırnağınız düşer. Kötü olmuş.”
Ben: “Teşekkürler. Yok yok iyi oldu, şu anda Cemal suçluluk duyguları ve vicdan azabı içinde, benden daha çok canı acıyor, tavla olayından sonra şahane denk geldi. İnşallah tırnağım da düşer.”
Otların üstünde Cemal’le birlikte yüce göbeklerimizi dinlendiriyoruz. Kardeşim PT Zeynep Türe spor yapalım diye bize baskı yapıyor. Bir 15 dakika kadar dil döktü, 15 dakika kadar da tehdit etti. Sonra sinirle gidip öğrencilerimden birinin kızını (İpek; yaklaşık 20-25 kg.) kaparak onunla ağırlık çalışmaya başladı.
Zeynep’i savuşturduktan sonra ben: “İşte bu yüzden göbekliyiz Cemal biliyorsun değil mi?”
Cemal: “Evet, ne mahzuru var?”
Ben: “Yok işte onu diyorum, kıtlık olsa biz hayatta kalanız.”
Astroloji Akademisi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.