Sevgililer Günü Üzerine
Marduk’un kazması ve İştar’ın kalçalarından (Kalp sembolü günümüze bu iki mitik sembolle gelmiştir) Sevgililer gününe 😉
Sevgililer gününün “Kova” burcu gibi evlilik ve bağlılıkla ilgisi olmayan bir burçta meydana gelmesi ilk başlarda “köken”i bilmeden şaşırtıcı gelebilir.. Kökene baktığımızda ise bu günün ne kadar yerli yerine oturduğunu görürüz.. Aslında durum bir kaç insandan daha fazlasıdır, bir topluluk olayıdır (Bkz. alt tarafta Elvin Azar’ın yazısı).
Kova burcu gerçek aşkı ve bireyselliği temsil eden (Ay ile birlikte) Güneş’in ışıklarının az olduğu bir zamana denk gelir. Bu yüzden Kova Güneş kitlelerle hareket eder. Aslan nasıl bağımsızlıksa, Kova kova tersidir. Kalabalıklarla ilgilidir. Tutkuyu ve maceraları temsil eden burçlar Koç ve Yay ile uyum içinde, tüm enerjisini ise Akrep burcuna yansıtan (klasik astrolojide antiscia) bir tutum içindedir. Kova’nın tüm gücünü Akrep’e yansıtışını ister eski zamanlarda olduğu gibi “bereket”i temsil eden cinsellikle bağdaştırın, ister günümüzde tüketim toplumuyla 😉
Sevgilisi olmayanlara yeni heyecanlar, aşıklara mutluluklar dilerim 🙂
Elvin Azar’ın Sevgililer Günü üzerine kökene dair olan yazısı:
“Hıristiyanlığın boynuzlu, keçi bacaklı şeytan figürünün çıkış noktası Keltlerin Cernunnos’u ve Yunanlıların Pan’ı gibi eski dinin verimlilik ilahlarıdır ve bu tanrılar kötülük değil, bereket ve bolluk tanrılarıdır: İnsanlar İlk Çağda, özellikle anaerkil Anadolu’da, bu bereket tanrılarına doğanın ortasında içip eğlenerek sölenler taparlardı! Sonunda Hıristiyanlık doğdu, eski masum verimlilik ilahlarına şeytan dedi, engzisyonu kurdu, insanları kurtarmak adına benzeri ancak Hitler döneminde görülecek inanılmaz yöntemlerle milyonlarca kişiyi öldürdü, dini yaymak için seferler düzenletti, savaşlar açtırdı… daha da çok insanın yitip gitmesine neden oldu.
Oysa eski bereket ve doğa tanrılarının ayinlerinin hep şölen ortamında, kadın erkek eşitliğinde, hatta kadın önderliğinde, neşe ve eğilence içinde geçtiği biliniyor. Örneğin, Şeytanın çıkış noktası olan keçi bacaklı, seks düşkünü kır tanrıları olan faunların başları Faunus adlı bir tanrıydı ve ona kimi zaman da Lupercus denirdi. Lupercus’un en kutsal bayramı ise 15 Şubattı! (D.Dölen notu: Tüm bu tanrılar Kova burcunun yöneticisi Satürn’ün yansımaları, versiyonlarıdır.)
Lupercalia günü şölenler verilir, içki su gibi akar, isteyen cinselliği yaşardı doğanın bağrında.
İS 495’de papa Gelasius bu pagan festivali yasakladı… ama bütünüyle yok edemeyeceğini düşünerek yerine kendi görüşüne uygun bir kutlama koymaya karar verdi. Ama eski pagan tanrısı Lupercus yerine, geçecek bir aziz bulmalıydı.
Sonunda piskopos Valentine bu göreve seçildi; çünkü imparator Claudius tarafından gençleri evlendirdiği için kafası kesilmişti. Bu davranışı tarihe “aşıkları evlendirirdi” şeklinde yüce bir davranış olarak yazılsa da, aslında Valentin, serbest aşk ile sevişenleri engellemek ve tek eşliliği yaymak için insanları evlendiriyordu! Bilindiği gibi Hıristiyanlıkta boşanma yoktu!
Ama Lupercalia insanoğlunun yüreğinde öyle yer etmişti ki, Hıristiyanlığın yayılmasına dek sürdü. İS 494 yılında papa 15 Şubat’ı “Bakire Meryem’in Arınması” bayramına çevirdi!
Papa Gelasius belki pagan festival ve onun seks yüklü kutlamalarını unutturdu ama, istediği sonucu hiç elde edemedi; çünkü insanlar Valentine’in yolundan gidip o günü “evlenmenin kutsal günü” olarak değil, aşıkların günü olarak kutlamaya başladılar.
Kurallar doğal iç güdüleri ne zaman yenebilmiş ki?
Elvin AZAR”